24 Kasım

Sabah 4:30’da PerÅŸembe Limanı'ndan hareket ettik. Hava hala süt liman ve günlük güneÅŸlik. Kıyının bu bölümünden Karadeniz sahil yolu geçmediÄŸi için manzara da çok güzel. Yunuslar da yol boyunca bize eÅŸlik etti. Hatta gün ilerledikçe sayıları arttı. Fatsa körfezine girdiÄŸimizde neredeyse her yer yunus doldu.  Bu arada yunusları izlerken tekneden kaçışan balıkları yediklerini fark ettik. Sabahtan beri gözlediÄŸimiz yunus bolluÄŸu hamsinin güzel giden havaların etkisi ile balıkçıların tabiri ile taraklamış, yani su yüzeyinin hemen altında yayılıyor olabileceÄŸini düÅŸündürdü. EÄŸer öyle ise 1.3 metre derinlikteki transdüserimizin tarak hamsiyi görmesi mümkün olmayabilir. Bunun üzerine yüzeyin hemen altına bir aÄŸ attık. Yarım saatlik çekim sonucunda birkaç küçük hamsi ve istavrit yakaladık. Böylece endiÅŸe ettiÄŸimiz gibi hamsinin kör alanda dağılmadığına emin olduk. Seferin ilerleyen dönemlerinde yüzey aÄŸlarını arttırmaya karar verdik. 

ÖÄŸle saatlerinde hamsilerin langözladığı düÅŸünülen meÅŸhur Fatsa kuyularına geldik. Burada attığımız bir aÄŸda çok iri hamsiler yakaladık. Balıkçılar hamsinin yıl boyunca bu alanda kaldığına inanıyor. Bu arada kuyuların üzerine 60-90 metre derinlikte tanımlayamadığımız küçük boylu bireylerden oluÅŸan oldukça büyük bir sürü gördük.  Geri dönüp sürüyü avlamak üzere attığımız av güverteye yaklaşırken önce içinin boÅŸ olduÄŸunu düÅŸündük. Sonra güverteye alınınca içinde binlerce larva olduÄŸunu gördük. Bunların mezgit larvası olduÄŸuna karar verdik. Ancak kesin teÅŸhis sonra mikroskop altında yapılacak.

Fatsa’dan ayrılıp Ünye’ye döndüÄŸümüzde hattımıza oldukça büyük bir hamsi sürüsü çıktı. Yine hemen aÄŸ attık. Ağı kaldırdıktan sonra da Ünye limanına yöneldik. Bizim aÄŸ attığımız sürüye arkamızdan gırgırların da aÄŸ sardığını gördük. Bu tekneler balık boÅŸaltmak için limana döndüklerinde boy ve tür kompozisyonunun çok benzer olduÄŸunu gördük.     

 

 

Murat Erbay yunusu havada yakaladı.

 

 

 

 PerÅŸembe – Fatsa arası sahil yolu tarafından tahrip edilmemiÅŸ kıyılar. Minik balıkçı köylerinin olmazsa olmazı camiiler. Odun sobasından çıkan dumanın kokusu burnumuza kadar geliyor. Gün boyunca huÅŸu içinde kıyıyı seyredip, bir zamanlar tüm Karadeniz kıyısının bu güzellikte olduÄŸu günleri hayal ettik.

 

 

Yomra limanı civarında yakaladığımız denizanalarına Fatsa körfezinde de hemen hemen aynı yoÄŸunlukta rastladık. Ancak bunlar yüzeyde dağıldığından ekogramlarda izlerini görmüyoruz.

 

 

 

Ali Cemal’in akustik vardiya köÅŸesi ve seferin deÄŸiÅŸmez üçlüsü; kahve, kitap ve  bilgisayar.

 

 

 

 

Serdar’ın akustik vardiyası köÅŸesindeki fark Ali Cemal’in Wilbur Smith’i yerine  Simmonds & MacLennan olması.

 

 

 

 

Hamsi yatakları olarak bilinen Fatsa kuyuları.

 

 

 

 

Fatsa körfezinde deniz o kadar durgun ki yunusları izlerken deniz yüzeyindeki kendi yansımanızı bile görebiliyorsunuz.



 

 

Sadece kendi yansımamızı deÄŸil tekneden kaçan balıkları yunusların nasıl avladığını bile izleyebiliyoruz.

 

 

 

Fatsa hamsileri kasalanıyor.

 

 

 

 

Neredeyse hiç küçük hamsi yok. Fatsa’nın hamsileri hep iri iri.

 

 

 

Boylanan hamsiler.




 

Ekibimizin yarısı Akdeniz’li yarısı Karadeniz’li. Karadenizliler hamsiden sanki ailelerinden biri gibi inanılmaz bir sempati ile bahsediyor.  Onlar için hamsi balıktan öte. Åžöyle yakından bakınca bu sevimli balığı sevmemek mümkün deÄŸil.

 

 

 

 

Fatsa kuyularında 60-90 metre arasında gördüÄŸümüz ve tanımlayamadığımız bir baÅŸka sürüye aÄŸ atıyoruz.

 

 

 

 

AÄŸ güverteye alındığında önce boÅŸ olduÄŸunu düÅŸünüp sürünün ne olduÄŸunu anlayamadığımız için üzülüyoruz. 

 

 

 

 

Ancak aÄŸ açıldığında Fatsa kuyularında sadece hamsi olmadığını, baÅŸka balıkların da bu alanı üreme amaçlı kullandığını görüyoruz. Gözle tanımlayabildiÄŸimiz kadarı ile mezgit larvaları, kesin teÅŸhisler mikroskop altında yapılacak.

Eklenme Tarihi : 25/11/2013 19:14 

Hit : 5385